Friday, March 9, 2012

MIX TAPE YALAN OLDU AMA BEN BURDAYIM

Başlığı bir girizgah cümlesi olarak da algılayabilirsiniz okuyucular ya da eskiyi hesaba katarsak "dinleyiciler".

Uzuun zamandır karışık kaset hazırlamadım, uğraşmadım çünkü parçaları sırala,kaydı al, mp3e dönüştür, upload sayfasına ekleyip playeri buraya yapıştır filan derken herşey fazla sanal geldi bir anda ve evet itiraf ediyorum üşengeçlik ağır bastı. Neymiş, mix tape koyunca ismini, mix tape olmuyormuş... Elle tutmak lazım, record tuşuna kliklemek değil de parmakla basmak lazım işte.

Ayrıca zaten kaç kişisiniz bilmiyorum dolayısıyla kimin umrunda oldu gerçekten hiç bir fikrim yok fakat "aa neden yeni tape gelmedi yahu" diye kafada soru işaretlerinin dolaştığını düşünmek ütopik bir masal olurdu benim için sanırım.

Peki o halde eğer hala bu adres var ise o zaman artık ne içerecek bu adres? Herşeyden önce belli bir rutine bağlamadan, ne sıklıkla olduğunu planlamadan aklıma takılanları, dinlediklerimi, nefret ettiklerimi yansıtabildiğim bir defter olacak kısaca. Artık Dr. John Watson bile blog yazıyorsa benim durduğum kabahat zaten!
Peki o zaman ilk aklıma takılan ile başlamakta fayda var.

İtiraf ediyorum ilk dinlediğimde Florance and the Machine'i 80 sonları, 90 başlarından kalma bir grup sanmıştım hatta sound olarak da yüksek kalitede olduğuna bu yüzden şaşırmıştım! Sonradan farkettim ki artık neremden uydurduysam çok isabetsiz bir atış yapmışım. Ama sanırım bu tespitimden dolayı her duyduğumda sanki o zamanlardan kalma bir grupmuş gibi hissediyorum ve bu da onları daha çok sevmeme neden oluyor. Dönem nostalji dönemi ne de olsa, e ben de bu modaya uymuşum anlaşılan. Örneğin işin aslını öğrenmeden önce deliler gibi "Shake It Out"un cover olduğunu düşünüp araştırma yapıyordum, hala da içim ikna olmadı belirtirim!

O kadar Florance and The Machine dedik bir de video koyalım o halde.



Ceremonials'da yer alan parçaların her birini teker teker ezberledim sayılır ama ilk albümleri Lungs'ı hala dinlemiş değilim, bu satırlar biterken ise dinliyor olacağım!

Nostalji demişten, bir de Lana Del Rey'den bahsetmeli sanırım! Nostaljinin inanılmaz derecede ticarete yansımış hali, öyle ki Instagram'dan sonra tek geçerim bu pazarlamayı! İlk kez Lana Del Rey adlı hanım kızımızın varlığından radyo ile haberdar olmuştum, hem -şu sıralar yaşadığım yer- avusturya hem de türk radyolarında çokça çalmaktaydı çünkü. Nasıl görünür, neye benzer bir fikrim olmaksızın saf saf sevdim ve dinledim kendi halimde oturup şarkılarını ta ki bir araştırıp canlı kayıtlarına bakana kadar. Talihsiz canlı kayıtlardan sonra kendimi verdiği röportajları izlerken buldum. Video Games'e çekilen video ile retro gençliğin yüreklerini hoplattığı aşikar ama tamamen bir pazarlama ürünü olması ve yapaylığı, gerçek dışılığı benim Lana Del Rey'in parçalarını bile dinleyemememe neden oldu. Bu konuda yazılmış güzel bir yazı için Çetin Cem'in Çekme Kasetine bakmanızı tavsiye ederim, tamamen düşüncelerimin yansıması, yazılara dökülmüş halidir çünkü!

Lana del Rey - Video Games



Bu arada, Iphone'um yok dolayısıyla Instagram'ım da ama eğer olsaydı çok pis sarardım bunu da söylemek lazım!

İyi geceler.

No comments:

Post a Comment